İnsan, biyolojik ve kültürel gelişme sürecinde, taş çağından tarım devrimine kadar, dört önemli dönüm noktası geçirmiştir.

1-Taş alet kültürünün üretilmesi

İlk insan, kültür üretmeye ve üretmiş olduğu kültürü gelecek nesillere aktarmaya başlamasıyla gelişmiştir. Yaklaşık 2.8 milyon yıl öncesine kadar uzanan ilk insanın ilk kültürü taş aletler olmuştur. Bu kültürü ilk kullanan insana da Homo habilis adı verilmiştir. Bu tür insanın beyin kapasitesi, bu günkü insana oranla çok daha küçüktü, ortalama 130 santimetre boyunda, ağırlıkları ise 45-50 kilogram civarındaydı. Bu türe dahil olan insanlar sadece Afrika’nın savana ve çalılık ortamlarında yaşamını sürdürmüşlerdir. Aleti ilk üreten bu tür insanlara becerikli ve yetenekli anlamına gelen Homo habilis adı verilmiştir. Bunlar, çakmak taşı ve sileks gibi sert taşları işleyerek yapmış oldukları aletlerle yaşamlarını sürdürmeye çalışmışlardır. Afrika’da insan fosilleriyle birlikte bulunan kemiklerin üzerindeki kesi izleri, bu türe ait insanın beslenmek için ürettiği taş aletlerle, leşler üzerindeki etleri sıyırıp kemikleri parçalayarak kendilerine besin maddeleri elde ettiği anlaşılmaktadır.

Milyonlarca yıl kadar eskiye giden bu atalarımız açık alanlarda yaşıyorlar, bitki kökleri, böcekler ile leşlerin yanı sıra meyve ve çiğ sebze ile besleniyorlardı. İlk insan, üretmiş olduğu taş aletleri kullanarak, bir yandan yaban hayvanlarını avlayıp besin kaynağı elde ediyor, diğer yandan da onlardan korunmaya çalışıyorlardı.

Afrika’da bulunan en eski türe ait insan fosillleri, bitki ve hayvan kalıntıları ile taş alet buluntuları, insanlığın beşiğinin şimdilik Afrika kıtasının olduğunun bir kanıtı niteliğindedir.

Akıllı ve becerikli insan anlamına gelen ve Homo habilis adı verilen bu ilk insanlar, henüz yerleşik hayata geçmemiş, genellikle kaya altı sığınakları ve ağaç kovukları gibi çeşitli korunaklı yerlerde dinleniyor ve açık alanlarda besinlerini toplayarak, küçük gruplar halinde sosyal yaşamlarını devam ettiriyorlardı.

2-Ateşin keşfi ve kontrol altına alınması

Atalarımızdan Homo erektus olarak adlandırılan diğer bir İnsan türünün gelişmesindeki ikincisi ve en önemli dönüm noktalarından bir diğeri ise, ateşin keşfi ve kontrol altına alınmasıdır. Ateş, bu insan türü tarafından eti ve diğer besin maddelerini pişirmede ve yaban hayvanlarını ürkütmede kullanılmıştır.

Homo erektusun ateşin keşfetmesi ve kontrol altına alması, bu tür insanın avladığı hayvanları pişirerek beslenme alışkanlığının geliştirilmesine neden olmuştur. Pişirme geleneği de insanların protein ihtiyacını fazlasıyla karşılamasına bağlı olarak biyolojik ve kültürel gelişmenin hızlanmasına neden olmuştur.

Homo erektusa kadar olan insanlar sadece Afrika’da yaşarken, erektus Afrika dışına çıkan ve dünyaya yayılan ilk insan türü olmuştur. Afrika dışına çıkışla birlikte insan türlerinde morfolojik farklılaşmalar ve kültürde çeşitlenmeler olmuştur.

3-Mağara yaşamının başlaması ve benlik duygusunun gelişmesi

İnsan türünün gelişmesindeki üçüncü önemli dönüm noktası ise, iklimin değişmesi ve buzul dönemlerinin başlamasıyla birlikte, mağara yaşamına geçilmesi ve buna bağlı olarak da benlik duygusunun oluşmasıdır. Mağara yaşamına adım atmış bu insan türüne Neandertal adı verilmiştir. Bu insanlar, ölen bireyleri için çeşitli ayinler düzenleyip ölülerini hediyelerle birlikte gömerek, insanlık tarihi için oldukça önemli bir aşama olan ölü gömme kültürünü geliştirmişler, ayrıca mağara duvarlarına çizdikleri resim ve şekillerle düşünce ve duygularını grup içerisindeki diğer insanlarla paylaşmayı öğrenerek yeni bir döneme de imza atmışlardır.

4-Yerleşik yaşam ve tarıma geçiş ile birlikte hayvanları evcilleştirme dönemi

Kültürün gelişmesi: iletişimin çeşitlenmesi, manevi duyguların oluşması nüfusun hızlı bir şekilde artmasına neden olmuştur. Bu durum, insanların köyler kurarak yerleşik hayata geçmesine, buna bağlı olarak da köylerini ve kendilerini tehlikelere karşı korumak için yaban hayvanlarının evcilleştirilmesine neden olmuştur. Bununla birlikte kalabalık nüfusun besin ihtiyaçlarını karşılamak için tarıma geçilmiştir.

İnsanın gelişimini: kültürü üretmek, ateşi kontrol altına almak, pişirerek beslenme alışkanlığını edinmek gibi etkenler sağlarken; tarımla birlikte geçilen yerleşik yaşam, bir yandan besin kaynaklarının artmasına neden olurken, diğer yandan köy geleneğinin başlamasıyla birlikte hızlı bir nüfus artışı olmuştur. Neolitik dönem olarak tanımlanan bu dönemdeki nüfus artışı ve birlikte yaşam; çevre kirliliği, bulaşıcı ve ölümcül hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu durum da insanlık için olumsuz bir gelişme olarak değerlendirilebilir

İnsan: Beyni geliştikçe, kültürünü de geliştirmiş; çevresel koşulların da zamanla değişmesiyle birlikte, yaşanabilecek bölgelere göç etmek suretiyle her ortama uyum sağlamayı başarmıştır. Başlangıçta doğanın kontrolü altında olan insan, beyin kapasitesinin gelişmesi ve benlik duygusunun oluşmasıyla, doğayı kendi kontrolü altına almayı başarmıştır.

İlk insanların bizim gibi mülkiyet ve politik kaygıları yoktu. Sadece yaşamını devam ettirebilmek ve kendilerini korumak amacıyla yaban hayvanlarıyla mücadele etmişlerdir. Bu insanlar günümüzde yaşayan bazı insanlar gibi keyfi öldürmeler, kavgalar ve kişisel hırsları için yaşamadı.

 

*Prof. Dr. Ayla SEVİM EROL tarafından kaleme alınan bu makale ilk olarak 25 Kasım 2018 tarihinde KemerGözcü.com sitesinde yayınlanmıştır.

Positive SSL