Ülkemizde üniversite mezunlarının özellikle de antropoloji mezunları olarak bizlerin yaşamış olduğu iş bulma sıkıntısının ne denli önemli olduğu sohbetlerimizde, haber gruplarındaki yazışmalarda açık bir şekilde belli oluyor. Antropoloji bölümlerinin vermiş olduğu ilk mezunlardan bugüne kadar 5000''in üzerinde antropolog iş dünyasına adım atmış bulunuyor.

ilk mezunlara kıyasla her açıdan bir adım ileri de olduğumuzu söylemek yanlış olmayacaktır. Geçmişe oranla antropolojiden haberdar olan kesim biraz daha genişlemiş durumda. Buna paralel olarak antropoloji mezunlarına iş dünyasında kapılarını açan kuruluşlar içinde aynı durumun geçerli olduğu söylenebilir. Kesin olan bir konu var ki o da mezunlarımızın iş alanlarının farklılaşmaya başladığıdır. Antropoloji öğrenimine başladığım ilk yıllarda üst sınıflardaki arkadaşlarımız için özellikle Pedagojik Formasyon Sertifikasını alarak öğretmen olmak iş bulma noktasında ilk çare olarak düşünülüyordu. Zamanla bu durumun ortadan kalkması iş bulma konusundaki sıkıntının hissedilir biçimde artmasına neden oldu.

Genel olarak çalışılacak iki sektör bulunuyor. Devlet memuru olmak veya özel sektördeki iş olanaklarından faydalanmak. Devlet kademelerinde görev alındığı takdir de çalışılacak alanlar klişe olarak zihinlerimize yerleşmiş olan Kültür Bakanlığı, Müzeler, TRT, MEB vb. olarak düşünülüyordu. Özel sektör içinse daha karışık bir durum söz konusu oluyordu. Çünkü doğrudan okulda almış olduğumuz bilgileri uygulayabileceğimiz alanların ilk bakışta göremiyorduk. Yapılan görsel belgelemelerin, veri işleme tablolarının en önemlisi alan araştırmalarının (köyde veya kentte gerçekleştirilmiş olsun) nerede, nasıl bir işe yarayacağı konusunda soru işaretleri ortaya çıkmaya başlıyordu. Bu durumun haricinde nerede çalışılır konusunun dışında "nasıl iş aranır" hangi çalışma türleri mezunlarımız-öğrencierimiz için uygundur (tam zamanlı çalışma, yarı zamanlı çalışma, staj vb.) gibi konularda çoğumuzun bilgisi bulunmuyordu. Mezuniyetten sonra yaşanan belirsiz dönem bazılarımız için kısa bir sürede atlatılırken bazılarımız içinse yıllarca devam ediyordu. Yüksek lisans veya doktora yaparak akademik çalışmalara yönelmek ise sorununun tam olarak çözümü değildi. Bütün mezunların akademisyen olması ise düşünülemezdi. Memleket bir avuç akademisyeni daha kucaklayamamışken bir dolu akademisyeni ne yapacaktı ki ?

Mezuniyetimin üzerinden tam 7 sene geçti. Çeşitli vesilelerle tanışma fırsatı bulduğum yeni mezunları ve "biz" eskileri, sahip olduğumuz imkanları karşılaştırdığımda yeni mezunlarımızın daha çok gelecek vaad ettiğini görmek beni çok mutlu ediyor. Her ne kadar iş alanlarının darlığından söz ediyor olsak bile yeni mezunlarımız ve mezun adaylarımız daha çok imkana sahipler. Öğrencilikleri sırasında iş hayatını tanımalarını sağlayan iş imkanları-stajlar, doğrudan olmasa da antropoloji öğrenimi sırasında edindikleri bilgileri dolaylı olarak uygulayabilecekleri iş alanları artmış durumda. İnternetin bir iletişim aracı olarak yaşantımızdaki yerini alması yurtdışındaki antropologların neler yaptıklarını, hangi alanlara yöneldiklerini adeta gözler önüne seriyor.

Son dönemde ülkemizde de yaşanan şirket birleşmeleri, çokuluslu markaların faaliyeleri ve globalleşen dünyanın yeni ekonomik değerleri bizlere birbirinden farklı iş alanlarını sunmaktadır. Gerek internet üzerinde gerekse yazılı kaynaklardaki iş ilanlarını analiz edecek olursak antropoloji mezunlarının göreve alabileceğim pek çok işte işletme, iktisat, tarih bölümü mezunları çalışmaktadır. Burada asıl sorulması gereken soru şu olmalıdır: Pozisyonların nitelikleri ve iş gerekleri bir antropologun çalışmasına %100 olanak tanırken acaba neden bir başka mezun grubu tercih edilmektedir ? Cevaplar arasında antropolojinin tanınmaması, mezun veren diğer alanlara oranla kendi mezunlarımızın geri planda olması vb. akla gelebilir. Düşündürücü ve üzücü de olsa, üniversitelerin artık istihdamı frenleyen, işsiz kalabalıklara karışacak yeni adayların beklemeye alındığı birimler haline gelmiş olması yadsınamayacak bir gerçektir. Böyle bir durumda akla şu sorular geliyor ? Okuduğumuz bölümler bizleri iş hayatına ne kadar hazırlıyor ? Bu satırları okuyan pek çok kişi benim saçmaladığımı hatta haddimden fazla ileri gittiğimi düşünecek ve grubumuzda da paylaşacaktır. Ne yazık ki gerçek budur. İşletme fakültesinde okuyan bir öğrenci almış olduğu 4 kredilik davranış bilimleri veya organizasyonel kültür dersi sayesinde kendisini "kurumsal kültür" alanında bir uzman gibi görüyorken neden dört sene boyunca kültürle yatıp kalkan mezunlarımızın esamesi okunmamaktadır ? Hocalarımız teorik bilgileri yoğun bir şekilde bizlere aktarırken gündelik yaşamdaki acı deneyimlerle bu bu teorik bilgilerden nasıl yararlanabileceğimizi görüyoruz. İş bulma konusunu düşünürken almış olduğumuz eğitime de eleştirel bir bakış getirmemiz gerekmektedir. Bizlere verilen teorik eğitim gerçekten yeterli midir ?

İnsan Kaynakları Yönetimi, Organizasyonel Gelişim, Müşteri Hizmetleri ve Halkla İlişkiler, Kültür Tabanlı Pazarlama Çalışmaları, Reklamcılık ve Sektörel Araştırma gibi sayılabilecek iş alanlarının mezunlarımızın çalışabileceği ve kendilerini ispat edebilecekleri yeni alanlar olduğu önemli bir gerçeği gözler önüne sermektedir. http://www.ethno-insight.com/ linkinde yurtdışındaki örnek bir iş alanını görebilirsiniz. Bizlerin yaşamış olduğu en önemli sıkıntının, özel sektör ve kamu sektöründe, "tanınmamak" olduğunu düşünecek olursak zaman içerisinde mezunlarımızın sahip olacağı koltuklar gelecek dönemlerin yolunu aydınlatacaktır. Ne yapmak istediğimize karar vermek, girişimcilik ve belki de amaçlarımızda ısrarcı olmak iş dünyasında almak istediğimiz yeri bize sağlayacaktır. Çalışmalarımızı zamana yaymanın ve takipçisi olmanın yararı gelecek dönemlerde kesinlikle görülecektir.

Her ne kadar yazışmalarımızda iş yaşamından konuşuyor olsak da artık bir çoğumuzun bitirdiği bölüm olan İ.Ü. Antropoloji Bölümü''ne bu sene öğrenci alınmayarak başlayan sürecin kapanma ile noktalanacak olması üzücü bir başka durumu gözler önüne sermiştir. Bu haber resmi ağızlardan kesin olarak doğrulanmamış olsa da iş arayacak mezun sayısının azalmasına katkısı(!!!) olacağı kesin gibi görünüyor.

2008''in yeni umutları beraberinde getirmesini diliyorum.

Mutlu seneler...

Positive SSL